Makaleler
Misafirim, yaşı 71, bugün sağolsun kendisi ile çok söyleştik. Tarihçi Celal Taşyolaç. Sayesinde edindiğim ve para ile satın alınamayacak bir bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum. Okuma zahmetinize şimdiden teşekkür ederek...
***
Sadrazam Kara Mustafa Paşa
Çoğumuz kendisini pekte övgüyle öğrenip anmadık. Osmanlı'nın dönüm noktası sayılan Viyana Kuşatması Başkomutanı.
60 gün süren kuşatmada 18 kez büyük çaplı hücum yapar. Şehir düşmek üzeredir. Tüm komutanlar hazır son darbenin emrini beklerken O, şehre zarar gelmesini ve yagmalanmasını istemediği için, şehrin kendiliğinden düşmesini ve teslim edilmesini bekler. Bu bekleyiş esnasında büyük bir Leh ordusunun Viyana'nın yardımına yetişip Osmanlı ordusunu birden iki ateş arasına alması sonucu büyük bir yenilgi ile sonuçlanır.
Sadrazam Paşa canını kurtarmıştır. Kendini Belgrad'a atar. Pişmanlık ve hırs ile derhal yine toplanıp tekrar saldırma planları yaparken, onu ve makamını çekemeyenler o sıra Edirne'de bulunan padişah IV. Mehmet'i (Avcı) doldururlar. Bu dolduruş üzerine padişah Merzifonlu Kara Mustafa Paşa için idam kararı verir...
Dönem esirlerinden ve şahit belgelerinden bilindiği kadarıyla paşanın başı kesilir ve kesilen baş samanla doldurulup Edirne'ye yollanır. Bedeni ise Belgrad'ta kalır.
***
1933 yılında Ankara Konservatuarını gezen Mustafa Kemal Atatürk rasgele bir sınıf ziyaretine girer, tesadüfi ders tarihtir... Ve konu 2.Viyana Kuşatmasıdır.
Ögretmen Kara Mustafa Paşa hakkında açıkca kötü konuşmaktadır. Ve Gazi ögretmenden söz isteyip şu şekilde mudahele eder;
"Öğretmen Bey! 173.000 kişilik bir orduyu İstanbul’dan alıp Avrupa’nın göbeği olan Viyana önlerine götürmek her komutanın yapabileceği bir iş değildir. Bu büyük tarih olayını, o büyük adam gerçekleştirmiştir. Viyana’yı ancak Padişah, Kanuni Sultan Süleyman kuşatabilmiştir. Merzifonlu onun derecesinde büyük bir adamdır. Siz nasıl olur da böyle bir başkomutanı kötülersiniz? Gençler! Merzifonlu değerli bir komutandır. Bunu böyle biliniz. Bu şekilde yenilenler, yenik sayılmazlar."
şeklinde konuşur.
***
Gerek bir komutan, gerekse bir kaptan-ı derya ve bir sadrazam olarak gösterdiği cesaretler sebebiyle "kara" (gözü kara) lakabını almıştır. Bazı tarihcilerin aksine tarihçilerdeki genel kanı hayırsever, görgülü, bir kaç dili çok iyi konuşabilen yüksek bir diplomat olduğudur.
Ailesinde kendinden önce ve sonra çok yüksek devlet kademelerinde çalışanlar olmuştur. Ve sahip olduğu mülkleri ile "Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Vakfı" adıyla Osmanlı döneminin en büyük vakıflarından biri kurulmuştur, bu vakıf günümüzde hala aktiftir.
***
Özet olarak bugün bahsettiğim tarihçi misafirimden ögrendiğim şey ise O'nun Edirne'deki mezar yeridir... Selimiye Camisine bir iki dakika yürüyüş yolunda bulunan Saruca Paşa Camisinin avlusundadır.
Genelde kötü bilenen ve akibeti çok acı olan bir komutanın sadece başı bu mezardadır ve muhtemelen cenaze töreni olmamıştır. Bu yüzden kişisel olarak yapılabilecek belki bir iadeyi itibar, belki bir dua, belki de bir tarih merakı adına, olursa yolunuz Edirne'ye düşerse gidersiniz diye yazmak istedim.