Şiirler
Uzun, revaklı bir köprünün başına sırt verip kapasam gözlerimi
Hevsel Bahçeleri'nin bülbüllerini, Dicle'nin dingin akan suyunu dinlesem...
*
Uzakta göze çarpan kara surların taç kapısından girsem içeri
Taşların dile geldiği konaklarda, hanlarda, abbaralı dar sokaklarda gezinsem...
*
Adım adım yaklaştığım ulu bir mabedin bahçesinde bulsam kendimi
1400 senedir aynı dilde edilen bir duayı, ben de aynı yerde eda etsem...
*
Yokuş sonundaki medresenin zıvanalı penceresine varıp, açsam ellerimi
Kırsam ruhun zincirlerini, okyanus gibi uzanan Mezopotamya'ya doğru dalıp gitsem...
*
Hiçbir şeyden korkmadan en kadim, kutsanmış diyarlara öylece salsam zihnimi
Pervasızca bıraksam tüm ağırlığımca, ta ki tarihin sıfır noktasına kadar inebilsem...
*
Zamansız bu yolculuk boyu, duysam konuşulan tüm dilleri
Sümerlere, Babillilere, Sahabelere, Şehitlere, Peygamberlere kadar selam versem...
*
Selamlar alıp çıksam en derin kuyuların pınarından, balıklarla süslü gölde açsam gözlerimi
Ezanlar duysam dört bir minareden, dünyanın bomboş telaşesinden bir an sıyrılabilsem...
*
Oradan varsam zaman kadar hızlı akan Fırat kenarına, ne varsa döksem içimi
Koca şehirleri yutmuş bu derya, alsa dertlerimi, başıboş oracıkta uyuyuversem...
*
Taze ve bir o kadar hafifçe uyansam, kurnalardan şifa akan geniş eyvanlı bir hamamda
Bakır tepside kurulmuş sofralarda, çeşnili etlerden, reyhanlı şerbetlerden yiyip içsem...
*
Dönerken son kez baksam ardıma,
Ey güzel diyar sorsam acep söyler mi
Düş müsün, yoksa gerçek mi
Bilemesem...
*
Nezaketle. 27.10.2021